Ne yapılmalı?

Ne yapılmalı?

Halen İstanbul’un Sultançiftliği, Küçükköy, İkitelli, Halkalı, Alibeyköy, Esenyurt semtlerinde, her türlü denetimden uzak çok sayıda kot kumlama atölyesi var. İşçileri sağlıksız koşullarda, sigortasız çalıştıran bu atölyeler derhal tespit edilmeli ve kapatılmalıdır. Kot kumlama küçük, merdiven altı atölyelerin işi gibi yansıtılmaya çalışılmaktadır; ama bu atölyeler Lewis, Mavi Jeans, Strom Jeans, Adil Işık, Dolce Gabbanna, Leke gibi büyük firmalar için çalışmaktadır. Bu şirketler işleri taşerona vererek işçilerin iş güvenliğini sağlama ve sağlığını koruma zorunluluklarını, iş kanununa aykırı şekilde yerine getirmemişler ve binlerce işçinin sağlığıyla oynamışlar, onlarcasının canına kastetmişlerdir. Bu görmezden gelinmemeli ve hasta işçilerin maddi-manevi bütün zararları kendilerinden tazmin edilmelidir. “Gayrı sıhhi müessese” durumundaki işyerlerine, işyeri bina ve eklentilerinde bulunması gerekli asgari sağlık ve güvenlik şartlarını dahi kontrol etmeksizin işyeri ruhsatı veren tüm belediyeler, derhal gerekli denetlemeleri yapılarak (elbette Davutpaşa patlaması sonrasında gerçekleşen sahte denetlemelerden bahsetmiyoruz) gereken önlemleri almalı ve sebep oldukları maddi-manevi zararları karşılamalıdırlar. Sağlık Bakanlığı, her ilde silikozis hastalığı tehdidi altındaki tüm işçilerin ücretsiz sağlık taramasından geçebileceği sağlık birimlerini belirlemeli ve işçileri buralara yönlendirmeli, hasta işçilerin tedavilerinin sosyal güvence şartı aramaksızın tamamen ücretsiz şekilde gerçekleştirilmesini sağlamalıdır. Mağdur işçilerin patronlara karşı yürüttüğü hukuki mücadelede önlerine ciddi bir adalete erişim sorunu çıkmaktadır. Çok sayıda hasta işçi ya da vefat eden işçi yakını ödenmesi gereken harçları karşılayamadıkları için dava açamamaktadır. Adalet Bakanlığı, bu durumdaki işçilerin veya işçi yakınlarının bu harçlardan muaf olması için adli müzaret kararı çıkarmalı ve işçilerin haklarını aramalarının önünü derhal açmalıdır. Bu sosyal felaketten birinci derecede sorumlu olan kot taşlama işine uluslararası rekabet nedeniyle sessiz kalan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve hükümetlerdir. Sosyal güvenlik hakkı; Anayasa ile devlet güvencesi altına alınmış en temel insan haklarından biridir. Anayasanın 49. maddesinde herkesin çalışma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ve devamla 60. maddesi uyarınca da devletin sosyal güvenliği sağlayacak tüm tedbirleri almakla yükümlü olduğu açıkça düzenlenmiştir. Buna rağmen; işçiler kot taşlama atölyelerinde sigortasız çalıştırılmış ve sosyal güvenlik haklarından mahrum bırakılmışlardır. Şimdi hastalıkla mücadele eden işçiler sosyal güvenceden yoksun bir halde, yeşil kartın sağladığı sınırlı sağlık hizmetlerinden yararlanmaya çalışmaktadırlar. İş güvenliği ve işçi sağlığı koşullarını yerine getirmeyen işyerlerine işletme izni vererek faaliyete geçmelerine neden olan; gerekli denetimleri yapmayan, bu şekilde çalışan işyerlerine yaptırım uygulamayan, işçilerin sosyal güvenlik haklarını koruma altına almayan ve patronların işçileri göz göre göre katleden uygulamasına göz yuman Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri ve ayrıca, Bakanlık’a bağlı İş Teftiş Kurulu müfettişleri, denetlemeleri usulüne uygun yapmadıkları ve bu atölyelerin faaliyetlerini durdurmadıkları için yargılanmalıdır! Tekstil sektöründeki uluslararası rekabet gerekçesiyle gencecik işçilerin ölümüne şimdiye dek ses çıkarmayan hükümet, derhal gereken önlemleri almalı ve ölümleri durdurmalıdır!

Comments are closed.